Cemil
Özgür, Ahmet Eren, Prof.Dr.Ali Oto,
Prof. Dr.Öztekin Oto, Prof.Dr. Ahmet Rumeli, Prof.Dr. Necdet Adabağ,
Prof.Dr. Halil Değertekin, Nihat Özdemir gibi marka isimlerin yanında özellikle
dış politika alanında bir döneme imzasını atan, deneyimlerini 12 adet kitap ile
Türk insanına aktaran Kamran İnan’da bunlardan biridir.
Kamran
İnan, 1929 yılında Bitlis Hizan’da
doğdu, öğrenim yıllarının ilk bölümünü, ailesinin zorunlu göçe tabi tutulması
nedeniyle Bursa’da tamamladı. Bursa Erkek Lisesini bitirdi. Ardından Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Daha sonra Cenevre Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesini bitirdi ve aynı üniversitede Hukuk Doktorasını yaptı.
Kamran
İnan, İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve Kürtçe biliyordu. Birleşmiş Milletler
nezdinde Büyükelçi ve daimi Temsilcilik görevlerinde bulundu. Türkiye’ye
döndüğünde, Cumhuriyet Senatosu Üyeliği
ve Bitlis Milletvekilliği, Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Güneydoğu
Anadolu Projesi’den sorumlu Devlet Bakanlığı, TBMM Dışişleri Komisyonluğu
görevlerinde bulundu.
Kamran
İnan, her Bitlisli gibi bir memleket
sevdalısıydı, özüne, köküne, köyüne düşkün, sadık bir vatanperverdi. Fransa
Hükümeti’nin kendisine verdiği Legion D’Honeur Nişanı’nı reddetmişti.
Bitlis
Eğitim ve Tanıtma Vakfı’nın kuruluş aşamasında büyük destek ve katkıları oldu.
Vakfın, vergi muafiyetinden yararlanmasını sağlayan Bakanlar Kurulu Kararı’nın
çıkarılması sırasında Devlet Bakanı koltuğunda oturuyordu ve büyük çaba göstermişti.
Daha sonra Bitlis Eğitim ve Tanıtma Vakfı’na büyük sayılacak miktarda nakdi
yardımda bulunmuştu. Bitlis Eğitim ve Tanıtma Vakfı’nın yayın organı olan BETAV
Dergisi’ne sürekli yazılar yazarak, görüşlerini, düşüncelerini, ideallerini,
önerilerini Bitlis insanına ve yeni kuşağa aktardı.
Kamran
İnan, Bitlis adı ile özdeşleşti, Bitlis denince akla gelen, Kamran İnan denince
Bitlis’i çağrıştıran bir marka isim olarak halk nezdinde tescillendi. Devlet
adamlığında yansız, tarafsızlık, diplomatlık alanında Türkiye Cumhuriyeti’nin
çıkar ve menfaatlerini en üst düzeyde koruyan ve kollayan örnek bir profil
çizerek, genç kuşak devlet adamı ve diplomatlara rol model oldu.
Kamran
İnan, politik yaşamını noktaladıktan sonra yazdığı çok sayıda kitap ile aktif
yaşamında edindiği bilgi birikim ve deneyimlerini gelecek kuşaklara aktarma
fırsatı yarattı. Yaşamının son dönemlerinde sağlığının elverdiği sürede çeşitli
kurum ve kuruluşlarda konferanslar vererek bilgi ve birikimlerini geniş
kitlelere atardı.
Kamran
İnan, yaşamının son dönemlerinde sadece Ahlat Gazetesi’ne vermiş olduğu bir
röportajda, yürekli ve cesur bir özeleştiride bulunmuştu:
“Her zaman
iftihar ettim, Bitlisli olmakla. Her zaman halkımın büyük desteğini gördüm.
Ancak Bitlis’in hakkını verdiğimi söyleyemem. Bunun iki sebebi vardır:
Birincisi,
zamanımın yüzde seksenini Devletimin dışarıdaki kavgasını vermek, milli
menfaatlerimizi savunmakla geçti. Dünyanın her tarafına koşmam gerekti
dolayısıyla kendi seçim bölgemi, insanları ihmal ettiğim bir gerçektir.
İkincisi,
maalesef benim uzun devlet tecrübemin neticesi
en büyük engel bürokrasidir. Ben bunu Hükümet Üyesi olarak da, senatör
ve milletvekili olarak da yaşadım. Maalesef ben, benden öncekiler ve sonrakiler
de gereken hizmeti götürebilmiş değildir.
Kamran İnan,
zor bir insandı, titizdi, ilkeleri vardı, ilkelerinden taviz vermek doğasına
aykırıydı. Bu yüzden zaman zaman
yakırlarına ve çalışanlarına zor anlar yaşatmıştı. Vefatının planını bile
önceden yapmış, ne TBMM’de ne de başka bir yerde tören yapılmasını istememişti.
Cenazesinin doğduğu topraklara defnedilmesini istedi. O, bir efsaneydi, yeri kolay kolay doldurulamayacaktır.
Nurlar
içinde yatsın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder